15 Temmuz 2013

Atma yetisi

Atmak insanlar için anahtar bir aşamaydı

Yapılan yeni bir araştırmaya göre mızrak ve taşları savurup atarak avımızı öldürmemizi sağlayan omuzlar insanın belki de en büyük evrimsel başarılarından biridir.

Anatomimizin göreceli olarak en az takdir edilen kısmına odaklanan biliminsanları ufak tefek yapıda olan atalarımızın fırlatılan bir silahla avlarını yakalamalarını sağlayan atma düzeneğinin yaklaşık iki milyon yıl önce evrildiğini söylüyorlar.

Washington DC George Washington Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, beyzbol oyuncuları topu atarken hareketlerini kaydetmek için 3 boyutlu kamera kullandılar.

Modelleri omuzun enerjiyi tutup salıveren bir mancınık ya da sapan gibi davrandığını gösterdi.

Üniversitenin Hominid Palaeobiyoloji Üst Araştırma Merkezinden Neil Roach ekliyor:

“Bir şey atarken, önce kollarımızı hedeften geriye doğru döndürürüz. İşte bu kol döndürme hareketi sırasında insanlar omuzlarından geçen tendonları ve bağdokuyu gererek elastik enerjiyi toplarlar.“


Atma yetisinin biyomekanik analizi


“Bu enerji salıverildiğinde, kolu ileriye doğru hızlandırır, böylelikle çok hızlı bir atılmaya neden olan, insan vücudunun üretebildiği en hızlı hareket gerçekleşir. “

Arıştırmacı ekip saklı enerjiyi açığa çıkaran bu biomekanik yapıyı inceledi.

Omuzlardaki, kollardaki ve gövdedeki ana özellikler Homo Sapiens’in atası olan Homo Erectus’da iki milyon yıl önce ortaya çıktı.

Homo erectus
Erkek homo erectus


Gorillerin primat evrimsel ağacından ayrılmasından 4 milyon yıl sonra, insanların ve şempanzelerin yollarının, günümüzden 6 milyon yıl kadar önce ayrıldığı düşünülüyor.

En yakın primat akrabamız olan şempanze, insana göre diğer alanlarda daha üstün güce ve atletik özelliklere sahip olmasına karşın, bir insan yavrusunun atma yetisinin çok küçük bir bölümüne sahiptir.

Omuz evrimi, hızdan, güçten, pençe veya keskin diş gibi doğal silahlardan yoksun olan Hemo erectus’un düşmanca bir ortamda nasıl sağ kalabildiği bilmecesini açıklama konusunda önemli bir aşamadır.

Eğer fosil kayıtları doğru değerlendirildiyse fiziksel dezavantajlarına ragmen atalarımız en az 2.6 milyon yıl önce et yiyorlardı,  ve 1.9 milyon yıl önce büyük hayvanları avlıyorlardı.

Büyük beyinler, sıkılı yumruklar

Araştırmacıların Nature dergisinde yazdıkları gibi “Her ne kadar çağdaş avcı-toplayıcılar avlarını öldürmek için atış yetisine nadiren baş vursalar da, daha eski hominler avlarını ele geçirmek ve korumak için atmaya sıklıkla gereksinim duyuyorlardı.“

Taş ya da sivri sopalar atarak avı öldürmek yakın mesafede yakalamaya göre daha etkili ve güvenli bir yöntemdi ve ek proteinler enerjiye aç beyinlerimizi doyuruyordu.

“Kalorisi bol et ve yağ yemek atalarımızın daha büyük beyinlere ve bedenlere sahip olmalarını, dünyanın yeni bölgelerine yayılmalarını, kısacası bugünkü konumumuzu sağladı,“ diyor Roach.

Daha önce yapılan insan türünün gelişimi ile ilgili anatomik araştırmalar, diğer etmenlerle birlikte, avları ve avcı hayvanları görme şansımızı arttıran, ayakta durma ve dik olarak yürüme yetisi üzerine odaklanmıştı.

Bir diğer kazanç da baş parmağımızın hassas el kemiklerine ve bağdokusuna sağlam destek ve koruma sağladığı yumruk sıkma yetisidir.

Sıkı bir yumrukla vurabilen bireylerin öldürmede veya yiyecek tedarikinde ve arkadaşları için döğüş yapmalarında net bir avantajı olacaktı, bu da onlara üremelerinde daha iyi bir şans sağlıyordu.

Kaynaklar:

13 Temmuz 2013

Hoş bulduk!

Sevgili Evrim Olgusu okurları,

İki senedir Evrim Olgusu blog’unu ihmal ettik. Buna rağmen blog’umuza geçen zaman içinde ilginin olağanüstü arttığını saptadık.

Sevinerek bildiriyoruz ki, evrimle ilgili yabancı kaynaklardan yapılacak olan yeni çevirilerle yayın yaşamımıza geri dönüyoruz.

Biyoloji öğretmenliği eğitimi gören 75 öğrenci üzerinde yapılan yeni bir araştırma evrimin Türkiye’deki sorunlarını gözler önüne seriyor; %44 bu fikrin yoruma açık olduğunu, %68 de bilimsel delillere dayalı olmadığını düşünüyor. Biraz derinlemesine irdelenince bilimin doğası hakkında yetersiz ya da tutarsız fikirlere sahip olan kişilerin evrimi reddetmelerinin daha olası olduğu ortaya çıkıyor.

Türkiye’de 11 devlet üniversitesinde, biyoloji, biyoloji eğitimi ve temel bilimler bölümlerine kayıtlı 1098 öğrenciye yapılan başka bir anket de benzer sonuçlar verdi. %20.7 evrimi reddetti, %27.8 kabul etti, %51.4 ise, bu fikirlere yabancı olsalar gerek, kararsız olduklarını belirtti. (1)

Sevgili okurlar, bilime sırt çevirmek hiç şüphesiz ki Türkiye’yi karanlık çağlara götürecek, ülkemizin, sosyal, ekonomi ve eğitim alanlarında geri kalmasına yol açacak, bizi uluslararası konumunda yalnız bırakacaktır.

Amacımız Türk insanına layık olduğu doğru, olgusal ve bilimsel bilgileri vermek, evrim konusunda aydınlatmaktır.

İlginiz için çok teşekkürler.

Evrim Olgusu